Omurilik Hastalığı Nedir?
Omurilik hastalıkları, genellikle yaşlanmayla beraber ortaya çıkan, zamanla ilerleme gösteren ve 60’lı yaşlardan sonra daha da artış gözüktüğü görülen hasta sağlık ve psikolojik durumunu oldukça etkileyen omurgadaki dejenerasyon süreçlerine verilen isimdir.
Omurilik hastalıklarının tarihçesine baktığımızda ise ilk kayıtlara, eski Mısır’da yazılmış belgelerde rastlanmıştır. Eski Mısırlı bir doktor, astronom, mimar ve rahip olan Imhotep tarafından yazıldığı düşünülen papiruslarda, bazılarının omuriliğe ait olduğu söylenen 48 temel kemik lezyonu tanımlanmıştır.
Omurilik hastalığının en büyük sebeplerinden olan yaşlanma, vücudun pek çok bölgesinde görülen fonksiyonlardaki değişmeyle beraber görülen oldukça karmaşık bir süreçtir. Yaşlanmanın kişinin kendi yaşamına ve içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik hayatla direk etkisi ve beraberinde görülen yükler söz konusudur.
Eskiden beri var olan hastalıkların da varlığında yaşlanma ile kişinin günlük aktivitelerinde ciddi değişmeler olduğu gözlenmiştir. Hemen hemen tüm sistemler bu yaşlanma sürecinden etkilenir. Omurilik ve bağlı olduğu sistemler de yaşlanmanın getirdiği bu değişimlerden sıklıkla etkilenim gören bir yapı olmaktadır.
En sık rastlanan omurilik hastalıkları nelerdir?
En sık rastlanan omurilik hastalıkları yaşlanmayla beraber görülen omurilik hastalıkları olup hemen hemen her sağlıklı insanın 60’lı yaşlarından sonra omurgasında görülebilecek dejenerasyonlar oldukça belirgin hale gelmektedir. Yaşlılıkla gelen bu dejenerasyondan kaçınmak neredeyse olanaksızdır. Çünkü yaşla beraber ilerleyen ve yaşlandıkça artan bir dejenerasyon sürecidir. Bu süreci önleme konusu ise ayrı bir tartışma konusudur.
Fakat sıklığına bakacak olursak en yoğun görülen yaşlılık nedeniyle ortaya çıkan hastalıklardır. Bu dejenerasyon sürecini takip eden ikinci en sık görülen omurilik problemi ise bel boyun ağrısı ve bel boyun fıtıkları olarak belirtilmiştir çünkü omurilik vücudumuzun temel yük çeken yapılarından birisidir. Bu sebeple de vücutta mekanik ağrılarla belirtileri olan yani kas ve eklem ağrıları ve/veya bel ve boyunda görülen fıtıklaşma problemleri toplumda sık karşılaşılan sağlık sorunları arasındadır. Peki, tedavisi var mıdır? Ameliyatla sorun çözülür mü?
Omurga ameliyatları riskli bir süreç midir?
Omurga hastalıklarını daha genel bir bakışla risk analizlerine tabi tutmak pek mümkün olmamaktadır. Fakat en kolay omurga hastalıkları yani kapalı cerrahi ile çözüme ulaşabilecek bel fıtığı gibi olgularda veya ameliyatı çok kısa süren, doktor ve hasta açısından da son derece rahat gerçekleştirilebilecek işlemler olduğu gibi hem hasta için hem de doktor için ciddi külfet oluşturabilecek cerrahiler de vardır.
Ciddi diyebileceğimiz omurilik cerrahileri olduğu gibi, küçük müdahaleler de çözüme ulaşabilecek çözüm yolları da vardır ve doktor değerlendirmesinden sonra hastalığın durumuna göre bu müdahalelere karar verilmektedir. Ameliyatın riskine karar verirken her hastayı ve hastalığı birlikte değerlendirmek, hastayı iyi analiz etmek önemlidir. Bu sebeplerle genel bir riskten çok, hasta için değerlendirilmiş, hasta odaklı bir hesaplama yapıldıktan sonra bir riskten bahsetmek daha doğru bir karar olacaktır.
Omurga cerrahisi tıpta ayrı bir uzmanlık dalı mıdır?
Dünyadaki bazı ülkelerde omurilik cerrahisi ayrı bir uzmanlık dalı olarak yer almaktadır. Ama genel olarak bakarsak beyin cerrahları ve ortopedi uzmanları tarafından omurilik cerrahisi, bu iki ana dalın iş birliği ile yapılmaktadır. Türkiye’de ise bir yandal uzmanlığı veya üst ihtisas olarak resmi kayıt altına girmemiş olsa da beyin cerrahları ve ortopedi hekimlerinin yürüttüğü omurga cerrahisi veya omurga cerrahı ünvanı verme girişimine devam edilmektedir. Bununla ilgili halen devam eden oldukça ciddi eğitim programları verilmektedir.