Albert Einstein Hakkında Az Bilinen 10 Gerçek

Almanya doğumlu teorik fizikçi Albert Einstein hakkında az bilinen ve çok ilginç 10 gerçek.

Büyük bir kafa, büyük bir beyne eşit mi? Belki öyle ama belki de değil. Albert Einstein, kafası yeni doğan çocuklarla karşılaştırıldığında oldukça büyüktü hatta o kadar büyüktü ki doktorlar zihinsel açıdan yetersiz olacağından endişelendiler. Einstein 1955’te öldüğünde, beyni Princeton Üniversitesi’nin eski Baş Patoloğu Dr. Thomas Harvey’in eline geçti. Daha sonraki çalışmalar, Einstein’ın beyninin, bilgiyi analiz etmekten sorumlu bölgede daha fazla “Glial” hücre içerdiğini ortaya çıkardı.
Yirminci yüzyılın en büyük beyinlerinden birinin çocukken okuldan nasıl kaçtığını hep merak etmediniz mi? Çünkü Einstein hakkında sürekli olarak vurgulanan şeylerden biri de onun okula karşı ne denli ilgisiz ve derslerinde ne denli başarısız olduğu efsanesiyle ilgili. Yaygın olarak bilinen bu yanlış, yapılan son çalışmalarla matematikte oldukça başarılı olduğunu ve felsefe çalışmayı sevdiğini göstererek bu modern efsaneyi çürüttü.
Bununla birlikte, Einstein dokuz yaşına gelene kadar tam cümleler kuramıyordu. Özellikle zeki çocuklar arasında nadir olmayan bu içsel dil geliştirme süreci artık Einstein Sendromu olarak adlandırılıyor.
Einstein kendi kendini barışsever ilan etmişti, ancak bazı eylemleri yanlış yorumlanmış olabilir. Özellikle bilim adamının atom bombasının yapımına katkıda bulunmadığından emin olmak için yoğun bir kampanya başlatan J.Edgar Hoover tarafından. Ancak bu çaba, en nihayetinde Einstein’ın Başkan Franklin D.Roosevelt’e 1939’da yazdığı ve Almanlar yapmadan önce bir atom bombasını tamamlamaya çağıran ünlü mektubunda sarf edilen kendi sözleri tarafından yalanlanmıştı. Einstein savaşa karşı olabilirdi, ancak gerekli olması halinde hazırlıklıydı.
E = MC2’nin reddedilemez olduğundan o kadar emindi ki, Einstein devam etti ve kütlenin bir enerji biçimi olduğunu ilan etti, aslında be yıllar sonra dahi resmen kanıtlayamayacağı bir teoriden başka bir şey değildi.
1922’de fotoelektrik üzerine yaptığı çalışmalardan dolayı Nobel Ödülü’nü aldığında, Japonya’yı ziyaret ettiği için ödül törenine katılmadı.
“Bir kez gidiyor… iki kez.” Einstein, özel görelilik üzerine makalesini 1905’te yazmış olabilir, ancak kağıdın bir kopyasını 1944’te müzayedede satılmak üzere elde yazdı. En yüksek teklif mi? Altı milyon dolar, hepsi savaş çabalarını desteklemek için gitti. Bu müsvedde şu anda Kongre Kütüphanesi’nin mülkiyetinde bulunmaktadır.
Pek tabi bu durum Einstein’ın, paraya güvendiği anlamına gelmez. 1934’te şöyle yazdı: “Dünyadaki hiçbir servetin, bu davadaki en sadık işçinin elinde bile insanlığın ilerlemesine yardımcı olamayacağına kesinlikle ikna oldum.”
Einstein 1952’de İsrail Cumhurbaşkanı olma teklifini reddetti, ancak Kudüs İbrani Üniversitesi’ni kurmak için Dünya Siyonist Örgütü Başkanı Dr. Chaim Weizmann ile birlikte çalıştı. Dr. Weizmann, 1949’da İsrail’in ilk Cumhurbaşkanı seçildi.
Einstein, 18 Nisan 1955’te Princeton, New Jersey’de öldüğünde, son dilekleri yerine getirildi – cenaze töreni yapılmadı, bir mezar hazırlanmadı ve orada gömülü olduğuna dair bir işaret konulmadı. Külleri New Jersey’deki bir nehrine saçıldı.